İNSAN VE MAKİNE

İNSAN VE MAKİNE

Tarih boyunca hep sahne de olmuştur icatlar. 1700 ler, 1800 lerde makineleşme başlamış, 1900 lerden itibaren ciddi başarılara ulaşılmıştır. Sonrasında ise hız kesmeden günümüze kadar devam eden ve durmak gibi bir niyeti olmayan bir makineleşme süreci ile yüz yüzeyiz.

Makineler bazen rakip görülmüş, kimi zaman eleştirilmiş, kimi zamanda gereksiz görülmüştür. Bu şikayetler haksız olmasa da insanlık giderek makineleşmeye  alışmış ve neredeyse vazgeçilmez bir hal almaya başlamıştır.

Ben makineleşmeye karşı değilim. Fakat her durumda makine kullanmaya da yeşil ışık yakan biri değilim. Bu konu bu şekilde ele alınırsa uzar gider. Okul zamanında hoca bir konu verirdi. Sınıf tan bir kısmın o fikri savunmasını ister , diğer kısmın ise aksini savunmasını isterdi. Bu tam da buna uygun bir konu. Hem makine yanlısının hem de makine karşıtlığının bayağı bir taraf toplayacağı iki ucu açık bir konu bu.

Bindiğimiz araçlar, fabrikalardaki üretim araçlarından evdeki  mikserler ,blenderlerden, kahve ve çay makinelerinden tutunda diş fırçalarına kadar, makineler etrafımızı sarmış vaziyette. Bunlar bizlere hizmet için yapılmış olsalar da, bazen de onlarca işçinin yapacağı bir işi tek bir makine daha kısa sürede yapabiliyor. Bu da işsizlikle ilgili bir handikap oluşturuyor. Fakat dünyada ki bu hızlı tüketime makineler olmadan ne kadar yetişilir, o da tartışılır.

Onlarsız olmuyor. Neden derseniz, anında tansiyon bile ölçebilen, sana, sevdiklerine ve canlılara hizmet eden bu tür bir makineleşmeye kimsenin itirazı olmasa gerek. Yinede bunun arkasına sığınıp da gerçekten olmasa da olur diyebileceğimiz bir çok alanda kullanılmasa iyi olucak. Örnek için herhangi bir alış veriş merkezine gitmek yeter hatta bir oyuncakçıya.  Mesela kendi kendine hareket eden bir oyuncak sadece seyir içindir. Fakat çocuk gelişimi için bu hiç de uygun bir durum değil.

Makinelerin ciddi  yol aldığı bir dönemde yaşıyoruz. Bakalım bu yol nereye gidiyor hayırlısı ile.

Sağlıcakla kalın, ALLAH’a emanet olun …